30 Ağustos 2017 Çarşamba

İRADE(M)SİN

Karmaşalarımın durulduğu bu zaman diliminde hem kendime hemde size bir şeyler katmak için tekrardan başlıyorum.
  Hayat döngümüzün belli dönemlerinde silmek zorunda olduğumuz belli alışkanlıklarımız,özelliklerimiz ve düşüncelerimiz olur. Biz ön düşünce lobumuzdan her ne kadar sildiğimizi varsaysak da bilinmezler diyarı olan bilinçaltımız güçlü kollarıyla bütün ''unutulanları'' kucaklar. Bu kucaklamanın ne zaman sona ereceğini inanın bu dünyadaki tek bir bilim insanı bile çözmüş değil. Sadece bilinen; daha doğrusu hissedilen bir duygu vardır. İrade. 
 Beynimizin en küçük kıvrımına kadar ulaşmış olan damarlarımız bu duygu sayesinde zonklayana kadar kanımızı dolaştırır. Her seferinde daha hızlı ve daha kararlı... Çünkü bilinçaltımızın sarılması bittiğinde artık hayalini kurduğumuz o şey bu sefer ''unutulmayanlar'' listesinin en üstünde yerini alır ve sadece düşünme lobunu da değil, beynimizin en ücra köşesindeki damarları titreştirir. 
   Çoğu zaman ismini bile bilmediğimiz insanların ''imkansız'' denileni yaptığını görüyoruz. Size temin ederim ki onların beyinlerinde  bizden ne bir kıvrım fazla ne de damarları daha çok kan taşıyor. Onların isimlerini bile unuttuğumuzda yaptıklarını hatırlamamızın en büyük sebebi yaptıkları işi iradeleriyle birleştirip bir bütün halinde hareket etmeleridir. Biz yaptığımız işleri kendimizden, beynimizden ayrı bir yapı olarak görürken onların beyinleri altıncı duyu organı veya yepyeni bir organa sahipmişçesine bütünlük içinde düşünme yetisini geliştirir. 
Peki iradeleri bütün vücudu titreştirircesine nasıl gelişmiştir?
 Bu soruya verilebilecek en temel cevap başarısızlıkları, yenilgi olarak değil; başarıya giden yolda hırslandıran bir kırbaç gibi görmeleri. Ufuklarını her saniye biraz daha geliştirerek ilerlemek elbette kolay bir iş değil. Genellemeyi bir kenara bırakırsak, ben zihnimle beynim arasında defalarca köprüleri yıkmış biriyim. Defalarca da o köprüleri tamir etmeye çalışmış... Ama şunu her seferinde unuttum. Ben o köprüleri tekrardan yaparken hava şartları elimde olmuyor ve iradem kendi köşesine çekilip bekliyordu. Hayatımızda da aynı hava durumu gibi elimizde olmadan gelişen öyle şeyler var ve olacak ki biz bu akıntıda tersine yüzmek yerine yeni olan her şey için bilmediğimiz yollara bile girmemiz gerekiyor. Merak duygusunun diğer tüm duyguları tetiklemesini ve irademizin beynimizi ele geçirmesine izin vermemiz gerekiyor. 
Size tek ve kesin bir örneğini verecek olursam, bebeklere bakın. Hangi bebek düşünce yürümekten vazgeçti ? Hangisi annesi süt vermeyince ağlamaktan vazgeçti ? 
İradeni serbest bırak ve yok' bile olsa var' et.

3 yorum:

  1. Yine harika yazmışsın. Ne diyoruuuz iradeMsin kaçış yok...

    YanıtlaSil
  2. Ecem hanım diğer yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil