8 Mayıs 2019 Çarşamba

NEDEN OL(MASIN)

Uzun bir aradan sonra paslanmış bilgilerimle, üstü tozlanmış beynimle ve ışıkları loşlaşmış nöronlarımla geri dönüyorum. Işık hüzmesi oluşturmak için bekleyen 90 milyon nöronum için tekrardan yazıyorum. Ne yaparsak yapalım durduramadığımız hatta gözümüzde yıllarca görünen ama aslında ''yaşadığın anların'' toplamı olan hayatımda sürüklenirken buldum kendimi. Hangimiz sürüklenmedik ki? Sen hiç diz kapaklarının yere hızla çarpıp soyulduğunu hissetmedin mi? Hatta nerden geldiği belirsiz bir girdabın ortasında bulmadın mı kendini ? Küçük bir hevesle başladığın şeylerin şalterini indirip ''artık daha önemli işlerim var.'' veya ''olmalı.'' demedin mi ? Bu sorduğum soruları peşi sıra okurken beynimizdeki savunma mekanizmamız hızla devreye girer. Aynı piyano çalan bir sanatçının notaları okurken, aynı anda parmaklarıyla tuşlara basma zorunluluğunu hissettiği an gibi... Hızlı ama doğruluğundan emin olmadığımız o 3 saniye... İşte bu 3 saniyenin sonunda düşünmeye başlıyoruz. Şimdi sorulara tekrar baktığımızda, yani 4. saniyenin içine girdiğimiz anda doğruların peşinden gitmeye başlıyoruz. Hepimiz sürükleniyor veya 'önemli işlerin' peşinden kendimizi sürüklüyoruz. Beynimizdeki şalterleri umarsızca indirip sayısız nöronun ışığını kendi içine hapsediyoruz. Hapsettiğin ışıklar olmadan karanlık bi yolda yürüyebilir misin ? Veya indirdiğin o şalterler öyle dururken geriye dönüp baktığında neyi görebilirsin ? İşte tam bu anlarda yani 4. saniye de bitmeye başlayıp artık tam anlamıyla düşünme eylemini gerçekleştirdiğin anda, elinin uzandığı tüm şalterleri kaldırmaya başla. Elektron yollayabildiğin tüm nöronlarındaki ışığı hisset.Tekrardan. Onlar önünü aydınlatsın, sen geçmişinde biriktirdiklerinle yeni yollarda ilerlemeye devam et. Devam ettikçe daha çok şaltere elini uzatacaksın. Daha büyük bir hevesle yeni ışıklar arayacaksın. Kafanın üstünde taşıdığın yegane ve eşi benzeri bulunmayan mucizenin işlediğini hissettikçe etrafına da yayılacak bu ışığın. Bu gün ben bunları yazabiliyorsam, sen bunları okuyabiliyorsan hatta kafanı ekrandan kaldırıp etrafında olan sayısız nesneyi görebiliyorsan; hepsi kendi ışıklarıyla bizi aydınlatan insanlar saye'sinde. Biz onların saye'sinde hayatımızı devam ettiriyoruz. Onlar, beyinlerinde yaktığı ışıklarla sadece kendi yollarına bakmadılar; bizimde önümüzü görmemizi sağladılar. Belki sen de beynindeki kıvılcımlarla kocaman bir alev topu yaratacaksın. Belki de adını bile duymadığın bir yerde kendi adını sayıklatacaksın. Paslarını sökmeye, tozlarını üflemeye ve loş ışığını aydınlatmaya bak. Nasıl olacak değil Neden olmasın ?


2 yorum:

  1. Gerçekten çok doğru bir yazı çok güzel bir bakış açısı tebrik ediyorum. Daha çok paylaşımlarını sabırsızlıkla bekliyorum. Neden olmasın? :)

    YanıtlaSil
  2. Efsane bilgiler bunlar yayılsın bence

    YanıtlaSil